Hürriyet gazetesi yazarı Nuran Çakmakçı, ‘Kumru’yu tasarlayan Kürşad Özdemir’le konuştu. Çakmakçı’nın bugünkü yazısı şöyle:
Dedesi Devrim otomobilini yaptı, torunu uçan otomobil hazırlığında. Dr. Kürşad Özdemir, ‘Kumru’ adını verdiği uçan otomobilin tasarımlarını tamamladı. Feyz aldığı kişi ise ilk Türk otomobili ‘Devrim’in yapımında görev alan mühendis dedesi Celal Taner. Özdemir, “Cumhuriyet’i inşa eden nesle bir borcum var, ödeyeceğim” diyor.
Uzaya, uzaydaki yaşama, uzayda olabilecek yaşam alanlarına hep ilgili olan MEF Üniversitesi Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Dr. Kürşad Özdemir, Türk Patent Enstitüsü’nden uçan otomobil için tasarım tescil belgesini aldı. Viyana Teknik Üniversitesi’nde doktora yapan Dr. Kürşad Özdemir’in yanı sıra ekipte İTÜ mezunu Elif Erdoğdu Özdemir, MEF Üniversitesi 2019 mezunu Sami Yücel ve İTÜ’den Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan yer alıyor. Dr. Özdemir, hayallerini ve Kumru ismini verdiği uçan otomobilin proje sürecini şöyle anlatıyor:
MAKİNE AŞKI 3 YAŞINDA BAŞLADI
“Makine sevdamın ilk kilometre taşı, 3 yaşındayken içini merak etiğim için kırdığım bir fotoğraf makinesidir. Yenemediğim merakımın kurbanı olan ve hâlâ sakladığım bu makine benim merakımın ve sevdamın yanı sıra ailemin toleransının ilk işareti. Çocukken babamın matbaasındaki baskı makinelerinin arasında koşup oynadım. Simsiyah ‘Heidelberg’ makineleri çok seyrettim, sesleri, kokusu aklımdan hiç çıkmaz. Celal dedem, Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhuriyeti inşa etmek için Avrupa’ya yolladığı bir avuç gençten biriydi. Kendisi, Darüşşafaka’dan çıkıp daha çocuk yaşta Almanya’da Konstanz Yüksek Mühendislik Okulu’na girmiş. Eğitimi bitince Türkiye’ye dönüp demiryolu fabrikalarını yönetmiş. İlk yerli lokomotifin motorunu yapmış. Sırasıyla Sivas, Eskişehir ve Adapazarı demiryolu fabrikalarının müdürlüğünü yapmış. Ben Celal dedem ile maalesef hiç tanışamadım ama annemden yaptıklarını, hikayelerini, tarzını dinledim, not defterlerini inceledim. Belki de hiç göremediğim için izini sürdüm. Ben de Almanca öğrendim, Konstanz’da değil ama Viyana’da okudum.
MARS GÖREVİ PROJESİ
İstanbul’da Mimar Sinan Üniversitesi’nde aldığım mimarlık eğitimim de denizaltıları, uçakların detaylarını çizerek geçti. Mimarlığı makinelerle birlikte düşündüm hep. Doktora eğitimim sırasında Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) Mars görevi projesinde yer aldım. Mars yüzeyi için tasarladığımız mobil istasyon ilk araç projesi deneyimim oldu. Türkiye’ye döndükten sonra ekibimle araç tasarımlarına devam ettim. Askeri araç tasarımı yarışmasında mansiyon, Savunma Sanayi Başkanlığı’nın robotik yarışmasında ise birincilik ödülü aldık. Uçan araba tasarımı olan Kumru da bana büyük heyecan veren bu projelerden bir tanesi.
Teknolojik sistemlere de onları anlamaya da hep ilgi duydum. Lisans eğitimim mimarlık olduğu için uzay, teknoloji ve makinelerine olan ilgimi mimarlıkla birleştirmeye çalıştım. Bu nedenle Viyana Teknik Üniversitesi’ndeki doktora tezimi uzay mimarlığı üzerine yazdım. Tezimde denizaltılar, uçaklar, hatta askeri araçlar önemli rol oynadı. Uçan araba hep ilgimi çeken bir konuydu. Tezimde olmasa da her zaman ilgilendiğim ve takip ettiğim bir araç oldu.”
DEDESİNİN İZİNDE
Atatürk’ün Cumhuriyet’i inşa etmek için mühendislik okumak üzere Avrupa’ya yolladığı bir avuç gençten biri olan Celal Taner, 1960’lı yılların başında geliştirilen ancak talihsizlik sonucu rafa kaldırılan ilk yerli otomobil Devrim’i geliştiren ekipteydi. Dr. Kürşad Özdemir de hayatı boyunca dedesinin izini sürdü.
HEDEF 2023’TE UÇURMAK
Kürşad Özdemir, tasarımını yaptığı uçan otomobilin bir prototipini 2023’te havalandırmayı hedefliyor: “Büyük firmaların da uçan arabalar konusunda çalışma yaptığını gözlemledim. 2019 yazında başladığımız tasarım sürecini MEF Üniversitesi’nde hayata geçirdim. Aralıksız olarak bir yıl çalıştık. Fırsat bulduğumuz her an çalışmaya devam ettik. COVID sürecinde de durmadık. Zorluydu ama sonucu güzel oldu. Çekirdek ekibimizin tasarım geliştirme sürecinde ihtiyaç duyduğu desteği, benim de öğretim üyesi olduğum üniversitemin Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, özel bir ilgi ve çabayla; bütçe, mekan ve altyapı olarak sağladı. Geleceğe ait nitelikli bir ürünün gelişim yolculuğunda ilk yatırımı üniversitemden aldım. Tasarımın ilk tescil belgesini aldık. Patent sürecimiz devam ediyor. Türkiye’de uçan otomobil olarak başka projeler de olduğunu biliyorum ve bu çok sevindirici.
İSTANBUL’UN KUŞU
Özellikle Baykar grubun Cezeri’si ileri aşamada. Bu projelerin de patent sürecinde olduğunu tahmin ediyorum. Ancak ben patent taramasında bir uçan otomobil projesiyle karşılaşmadım. Kumru projesinin yol haritasında küçük ölçekli prototipler ile denemeler yapmak ve bire bir kopyasını inşa ederek mekansal niteliğini görmek var. Üniversitede proje üzerinde çalışmaya devam edeceğiz, iş birliklerine açığız. Hedefimiz bu yıl içinde ilk moc-kup (motorsuz gerçek boyutunda tasarım), 2023’te de ilk havalanan prototipi (gerçek boyutunda, tüm malzemeleri olan) çıkarmak. Uçan otomobilimin adı Kumru. Kumru, kentsel hava ulaşımı ile ilgili bir araç. Aynı zamanda Kumru, İstanbul’a ait önemli bir kuş. İstanbul yaşamının bir parçası. Balkonumuza gelen, hep yanımızda olan, her zaman beslediğimiz bu güzel kuşun adını vermek istedik. Tasarımında da kumrunun şeklini hissettirmeye çalıştık.”
KUMRU NEDİR?
İKİ KİŞİLİK UÇAN OTOMOBİL
KÜRŞAD Özdemir, tasarımını yaptığı uçan otomobilin özelliklerini ise şöyle anlatıyor: “Kumru iki kişilik, kent içi hava taşımacılığında (Urban Air Mobility) kullanılacak bir uçan otomobil tasarımı. Bu tip hava araçlarının yakın gelecekte akıllı kentlerin bir parçası olması öngörülüyor. Büyük otomotiv ve havacılık kuruluşları (Airbus, Audi, Ehang, Bell, Türkiye’de Baykar gibi) uçan araba tasarımları geliştiriyor. Her gün gelişen yapay zeka ve pil teknolojisi ile bu araçlar otonom ve kişisel ulaşım platformları haline gelecek. 2030’lu yıllarda kentlerin semalarının hareketlenmeye başlayacağı düşünülüyor.
ELEKTRİKLİ VE OTONOM
Kumru çekici olduğu kadar verimli bir tasarıma da sahip. Tamamen elektrikli ve otonom olarak tasarlandı. Aerodinamik olarak avantajlı, damla biçimli bir gövdesi var. Kabin tasarımı olabildiğince şeffaf ve ferah. Sadece iki kişilik bir koltuk ve sizi saran şeffaf bir kanopisi var. Tüm bilgi ara yüzleri bu kanopiye yansıtılıyor, manzaradan gözünüzü ayırmanız gerekmiyor. Yan yana oturma pozisyonunu, bizi teknik olarak zorlasa da koruduk. Çünkü kullanıcı tecrübesini çok önemsiyoruz, yolculuğu yan yana paylaşmanın mühim olduğunu düşünüyoruz.”
EŞİYLE OMUZ OMUZA
Dr. Kürşad Özdemir’in ekibinde İTÜ mezunu eşi Elif Erdoğdu Özdemir de var.