“Sosyal Medya Düzenlemesi” uzun süredir Türkiye’nin gündeminde. Düzenleme, 1 Ekim 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yasaya göre günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurtdışı kaynaklı sosyal ağlar, Türkiye’ye temsilci atamak zorunda. Şu ana kadar temsilci atamayan sosyal ağlar için 3’üncü aşamanın sonuna gelindi. Bu noktada sosyal ağlara reklam verme yasağı başlıyor.
Reklam yasağı ile birlikte şirketlerin Instagram, Facebook ve Twitter’a reklam verememeleri ve sponsorlu içerik çıkamamaları bekleniyor. Reklam yasağı henüz Resmi Gazete’de yayınlanmadı fakat sektörde kafalar karışık…
Dolayısıyla birçok soru işareti de mevcut:
Sorularımızı Mobil Pazarlama Derneği Türkiye Yönetim Kurulu üyesi ve Hukuk Yürütme Kurulu Başkanı Av. Özlem Baysal Sezgin ve Neodigital Ajans Başkanı Güçlü Bestan’a yönelttik.
Bazı tüzel kişiler reklam veremediklerini söylerken Av. Özlem Baysal, reklam yasağının henüz Resmi Gazete’de yayımlanmadığı için resmen yürürlüğe girmediğini ifade ediyor. Baysal bu noktaya nasıl gelindiğini şu şekilde hatırlattı:
Avukat Özlem Baysal, sosyal medyanın hedef kitleye ulaşmakta oldukça güçlü bir mecra olduğuna vurgu yaptı. Sosyal medyayı tercih eden şirketlerin başka mecra arayışları içerisine girebileceğinin altını çizen Baysal, konunun vergilendirme açısına dikkat çekerek “1 Mart 2020’de yürürlüğe giren Dijital Hizmet Vergisi Kanunu uyarınca, Türkiye’de sunulan dijital hizmetlerden elde edilen hasılat üzerinden %7.5 oranında dijital hizmet vergisi ödeme yükümlülüğü var ki sosyal ağ sağlayıcılar da bu verginin muhatabı. Hal böyle olunca etkilenecek taraf sadece sosyal ağ sağlayıcıları ve kullanıcı ile sınırlı değil aslında” İfadelerini kullandı.
Neodigital Ajans Başkanı Güçlü Bestan, reklam yasağının iki ayağı olduğunun altını çizdi. Bestan, ilk olarak uluslararası ya da Türkiye genelinde reklam veren şirketlerin hali hazırda başka mecralar da kullandığına dikkat çekti.
Sosyal medyanın bu markalar için de çok önemli olduğunu söyleyen Bestan, “Bu firmalar sosyal medya dışında başka internet sitelerine, gazete ve televizyon gibi başka mecralarda da reklam veriyorlar. Bu firmaların da yine iş hacimlerinde kayıplar olacaktır ama alternatif de yaratabileceklerini düşünüyorum” dedi.
İkinci ayakta ise küçük işletmeler olarak nitelendirilen girişimcilere değinen Bestan, bu işletmelerin tek mecrasının sosyal ağlar olduğuna vurgu yaptı. Kayıpların çok ciddi seviyelerde olacağını belirten Bestan, sözlerine fırsat eşitsizliği özelinde devam etti: “Bu durumun sadece yurtiçi değil, yurtdışı ayağı da var. Türkiye’de üretip tüm dünyaya ürün satan markalar var. Dolayısıyla onlar için haksız rekabet olacak. Düşünün ki bir çanta üreticisi Türkiye’den İngiltere’ye ürün satıyor. Firma Türkiye’de olduğu için reklam yasağı uygulanacak. Ama İngiltere’de bir şirket olsaydı, İngiltere’de satmaya devam edecekti. Bu ihracat kalemini de etkileyebilecek olan bir şey.”
“Eğer bu sonuç değişmezse 3 ay sonra bant kısıtlaması gelecek. Sosyal medya ağlarını daha yavaş kullanacağız” diyen Güçlü Bestan, sonrasında yaşanacakları şöyle anlattı: “Kullanıcı deneyimi azalacak. Yani şu an reklam veremeseniz de orada şu an kendi topluluklarınızla iletişime geçebiliyorsunuz. Bant genişliği daraltıldıktan sonra sizin sosyal ağlarda oluşturmuş olduğunuz topluluğun aslında pek bir önemi kalmayacak.”
Avukat Özlem Baysal, diğer ülkelerden örnek vererek, “Almanya başta olmak üzere Fransa ve İngiltere gibi ülkelerde sosyal ağların düzenlenmesine ilişkin yasal düzenlemeler mevcut” dedi ve ekledi: “İnternetin güvenli kullanımının sağlanmasına yönelik tedbirlerin alınması devletler açısından ciddi bir yükümlülük olmakla birlikte, bu yükümlülük ile sosyal ağ sağlayıcıların kullanıcılara sunduğu hizmetin devamlılığı arasında denge kurulacağı ve bu noktada kamuoyunun beklentilerine kulak verileceğine ilişkin inancımız tam.”
Neodigital Ajans Başkanı Güçlü Bestan, bu konuda çok olumsuz düşünmediğini ifade ederek Facebook örneğini işaret etti:
“Facebook’a ABD’de her eyalette dava açıldı. Facebook yöneticileri buralarda da yüksek mahkemelerde yargılandı. Sosyal ağlar, her ülkede hukuki yaptırımlarla karşılaşıyorlar. Zaten bu sosyal ağlar birçok ülkede bu tip davalarla karşı karşıya kalıyorlar. Bu durumun Türkiye’nin imajından ziyade, internet sitesinden hem Türkiye’de hem de uluslararası satış yapan birçok marka için dezavantaja neden olacağını düşünüyorum.”